CUMHURİYETİN 100’ÜNCÜ YILINA GİRERKEN,NASIL BİR TÜRKİYE HAYAL EDELİM?

Facebook
Twitter
LinkedIn

Hüseyin Vatansever

Değerli Dostlarım,

İnsanın hayatında öyle yıllar vardır ki, iyi ya da kötü hatıraları ile asla unutulmaz. 

Yıllar geçse de üzerinden, o hatırayı anımsarken, “Evet o yıl yaşanmıştı” deriz.

Mesela… 

Ailemle birlikte Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç ettiğimiz 1973 yılı, Cumhuriyetimizin 50’inci yılı idi. 

9 yaşında bir çocuk olarak, ülkemize ve güzel ülkemizin insanlarına yansıyan o coşkuyu çok iyi anımsarım. 

İstanbul Boğazı’nın ilk inci gerdanlığı olan Boğaziçi Köprüsü, şimdiki adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü de aynı yıl açılmış, Cumhuriyetin 50’inci yılına armağan edilmişti. 

Hatta… 

Okullarda bizlere ezberletilen ve dizelerinden çok hoşlandığım “50. Yıl Marşı” da bestelenmişti… 

Müjdeler var, yurdumun toprağına taşına

Erdi Cumhuriyetim, elli şeref yaşına

Bu rüzgârla şahlanmış, dalga dalga bayrağım

Başka bir tuğ yaraşmaz Türk’ün özgür başına

Aradan su gibi akan yarım yüzyıl geçmiş… 

***

Birkaç gün sonra Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023 yılına gireceğiz. Bizler çocukken, arkadaşlarımızla “Cumhuriyetin 100’üncü yılında acaba nasıl bir ülkede yaşayacağız?” diye birbirimize sorardık. Sen kaç yaşında olacaksın, ben kaç yaşımda olacağım soruları ile süslenirdi bu sohbetler. 

2023 yılına girerken, hayalini kurduğumuz Cumhuriyete ulaştık mı sizce? 

… 

Ne dersiniz? 

***

Aşina olduğunuz, çok iyi bildiğiniz, kendi bayrağı altında hür yaşayan, küllerinden yeniden doğan bir Türkiye Cumhuriyeti’nden bahsetmek istiyorum sizlere…

Henüz ülkemiz işgal altındayken filizlenmeye başladı Türkiye Cumhuriyeti…

Büyük acılarla, fedakârlıklarla ve çabalarla kuruldu ülkemiz. Vatanımızı, düşmanların elinden kurtarmak kolay değildi, yediden yetmişe, kenetlenerek, bir bütün olarak, canıyla kanıyla cepheden cepheye savaştı bu millet!

Tek bir insan dünyanın tarihini nasıl değiştirebilir? 

Osmanlı’dan kalan makûs talihi böyle yendi Atatürk!

29 Ekim 1923’de o an filizlenen bir fikir ile kurulmadı bu vatan, Ulu Önder’imiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar yılı hayalinde yaşattığı ve sürekli geliştirdiği, dâhiyane zekâsı ve ileri görüşlülüğü ile yoğrularak kuruldu Türkiye Cumhuriyeti.

Tabii ki çağdaşlığı hedefleyen, aklı ve bilimi rehber edinen genç Türkiye Cumhuriyeti dünyada büyük bir yankı uyandırdı.

***

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” cümlesini devletin yönetimine yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanının üzerinden bu gün tam 100 yıl geçti.

Geçtiğimiz Eylül ayında İzmir’imizin, güzel şehrimizin kurtuluşunun 100. Yılını büyük bir coşku ile kutlamıştık yine tek bir millet olarak. Şimdi 2023 yılına girerken, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını ülkemizin her bir yerinde büyük bir coşku ile kutlayacağız. 

100. yılını kutlayacağımız, Ata’mızdan yadigâr, sahip çıkmamız gereken bir vatan var. 1926’da Bornova Ziraat Mektebi’nin bahçesinde düzenlenen balo sonrasında basın mensuplarına “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır” açıklamasını yapmıştı Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

1939’da Cumhuriyet, ilk kez O’nsuz kutlandı… 

Geride vatanına sahip çıkan, eksik ve yetim bir millet kalmıştı.

***

Yeni bir yıla başlangıç, her zaman umutlu bir başlangıçtır. 

Yeni hayaller, yeni hedefler, yeni umutlar… 

Hepsi güzel dileklerle karşılanır benliğimizde.

“Baştaki soruyu cevapsız bıraktın” diyen dostlarımı bekletmeyeyim. 

Evet, doğru… 

100’üncü yılında böyle bir Cumhuriyet hayal etmemiştik bizler. 

Parası pula dönmüş, yoksulluğun kitleselleştiği, hemen her gün bir kentinde kadın cinayeti işlenen, melanet yuvalarında gencecik yavrularımıza tasallut edilen, uyuşturucu kullanımının çok küçük yaşlardan başlamak üzere yaygınlaştığı, gençlerin umudu ve geleceği yurt dışında aradığı, demokrasisi siyasal gelişimini tamamlamamış bir ülke hayal etmemiştik. 

***

Pekâlâ ne yapacağız? 

Karalar bağlayarak kaderimize razı mı olacağız?

Elbette hayır!

Bizlere ;“Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim.” diyen Atatürk’ün iradesini unutmayacağız. 

Ve çok çalışacağız…

Doğru model ve stratejilerle, doğru programlarla, işlerimizi “ideal iş” olarak yapma bilinciyle ve mutlaka bu ülkenin her ferdinin emeğini, katkısını yaptığımız işe katarak çalışacağız.

“Türk övün, çalış, güven” sözündeki “övün” faslının haddinden fazla uzadığını bilerek, artık sadece övünmeyi bırakarak, yukarıda saydığımız esaslarda çok çalışacağız. 

Tüm dostlarıma ve insanlık ailesine sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl dilerim. 

Yaşasın Cumhuriyet!

SON YAZILAR

Facebook
Instagram
Twitter