Hüseyin Vatansever
Kıymetli Dostlarım,
Önceki hafta Bartın’ın Amasra ilçesinde, bir kamu kurumu olan Türkiye Taşkömürü İşletmeleri’nin maden ocağında yaşanan kazada 41 maden işçisi kardeşimiz hayatını kaybetti.
Madencilerimize Allah’tan rahmet dilerken, sorgulamadan edemiyoruz:
Dünyanın hemen her ülkesinde madencilik faaliyetleri yapılıyor.
Maden faciaları neden bu hep aynı ülkelerde yaşanıyor?
Ve neden bu ülkelerin başında hep güzel ülkemiz Türkiye bulunuyor.
Daha birkaç sene önce dünya tarihinin gördüğü en büyük maden kazalarından birisine tanıklık eden, 301 insanımızı göz göre göre kaybeden bizler…
Ne zaman ve ne şekilde uluslararası standartlarda madencilik faaliyetlerine tanık olacağız?
***
Blog yazılarımda sıklıkla mühendisliğin öneminden, yaşamdaki karşılığından, hayatlarımıza nasıl değer yarattığından söz ediyorum.
Hayatlarını kaybeden maden emekçilerimizin ardından hepimiz gibi ben de ülkemizdeki iş sağlığı ve güvenliği performansını, emekçi kardeşlerimizin çalışma koşullarını sorgulamaya başladım.
41 ocağa ateş düşüren bu kazanın ilk olmadığı gibi, son olmayacağını da biliyoruz ne yazık ki. Biliyoruz çünkü; Avrupa Birliği’nin (AB) resmi istatistik ofisi Eurostat ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) verilerine göre ülkemiz, iş kazalarında en fazla insanın hayatını kaybettiği ülkeler sıralamasında maalesef birinci.
Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) verilerine göre; dünya üzerinde her yıl 270 milyon iş kazası meydana gelirken, 160 milyon kişi meslek hastalığına yakalanıyor. Ülkemizde ise her yıl ortalama 275 bin iş kazası olurken, her gün ortalama 6 emekçi kardeşimizi bu kazalar nedeniyle kaybediyoruz.
Bu rakamı yıla vurduğumuzda her yıl ortalama 1.800 kişi demek…
***
Bilim ve teknolojinin geldiği son nokta, yaşadığımız olumsuzluklardan aldığımız dersler, sahip olduğumuz tecrübe ve sahip olduğumuz mühendislik bilgisi ile bu kazaları önlemek mümkün.
Ve mümkündü…
Çünkü bu kazaların yüzde 90’dan fazlası öngörülebilir ve önlenebilir kazalardı…
Her zaman söylediğim, üzerinde önemle durduğum ve farkındalığı en üst seviyeye çıkarmak istediğim “Doğru mühendislik hayat kurtarır” söylemim, burada bir kez daha ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye gibi, uluslararası kabul görmüş üniversiteler ile son derece yetenekli mühendislere sahip olan bir ülke bunu yapabilir.
Devletimiz iş güvenliği alanında yasa ve yönetmelikleri uygulamaya koyuyor, tam yeterli olmasa da denetimleri de yapıyor. buna rağmen ve maalesef madenlerden sorumlu yöneticiler / maden sahipleri’ konulara gerekli önemi vermiyor, kuralları uygulamıyorlar.
Çünkü iş güvenliği kurallarının yerine getirilmesi için gerekli bütçeler tahsis edilmiyor, ekonomik kazançlar insan hayatından daha öne konuyor, yapılması gerekenler yapılmıyor, gerekli iyileştirmeler ve yenilikler hayata geçirilmiyor.
Tabii ki sözüm tüm maden sanayine değil. Tüm gereklilikleri yerine getiren madencilerimizi bu kategorinin dışında tutmak zorundayız.
***
Sözümüz kaza risklerine rağmen gereğini yapmayanlara…
İş güvenliği meselesi konu devlet tarafından üzerine gidilmesi ve sürekli olarak desteklenmesi gereken bir konu. İnsan canının söz konusu olduğu iş güvenliği alanında, süreli ve biten destek diye bir uygulama olmamalı, destek sürekli olmalı, devam etmeli.
Maden kazalarında en fazla ölümün yaşandığı ülkeler, çıkardığı yasalar ve iş güvenliği önlemleriyle maden facialarının önüne geçmeyi başardı.
Ülkemiz ise bu konuda kötü sicilini bir türlü temizlemeyi başaramıyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yaptığı araştırmaya göre 1941 yılından bu yana ülkemizde 3 binden fazla maden işçisi hayatını kaybetti, 110 binden fazla işçi yaralandı.
Bu rakamlara kayıtlarda olmayan veya farklı adlar altında kayıtlara giren kazaları eklersek, durum daha düşündürücü hale geliyor.
***
26 Nisan 1942’de dünya üzerinde bugüne kadar en fazla ölümün kaydedildiği (1.549) madencilik kazasını yaşayan Çin, madenlerde meydana gelen kaza sayılarında ve ölümlerdeki artış nedeniyle 2004 yılında maden ocaklarını yenileme kararı alarak yeniden yapılanmaya gitti.
Ve ülkede 2004 yılından itibaren ölüm oranlarında büyük düşüş gözlemlendi.
Neden?
Çünkü Çin, bilime kulak verdi, riskleri kabul etti, anladı ve doğru mühendislik uygulamaları ile bu riskleri bertaraf edecek yeniliklere iyileştirmelere gitti.
Bilim bize her zaman doğruları söyler.
Bartın’da yaşadığımız bu elim olayda da söylemişti aslında.
Madende derinlik artıkça risk de artar. Nitekim Sayıştay Raporu’na da yansımıştı bu gerçek. Sayıştay raporunda, “üretim derinliği -300 metreye ulaştığı için çalışılan damarlarda gaz içeriklerinin yüksek olduğu, ani gaz degajı ve grizu patlama riskinin arttığı” uyarısı yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Gereken uyarılar dikkate alınsa, riski ortadan kaldıracak bilimsel çözümler üretilse, doğru mühendislik hesaplamaları yapılarak teknik çözümler gündeme getirilse, yine doğru uygulamalar ile bu riskler ortadan kaldırılsa, bu felaket yaşanır mıydı?
Hiç sanmıyorum…
Yaşanan ihmaller zincirini kadere bağlamak bir mühendis olarak benim yapabileceğim bir şey değil.
***
Ülkece yaşadığımız depremlerdeki kayıplarımızı, ateş düşen ocakları düşünelim bir de…
Son 23 yılda; Gölcük (Kocaeli), Düzce, Bingöl, Van, Elazığ, İzmir Seferihisar depremlerinde binlerce vatandaşımız hayatlarını kaybetti.
Neden?
Suçlu deprem miydi, yoksa her türlü mühendislik hesabından uzak planlarla, uygunsuz ve kalitesiz malzemelerle, yanlış zeminlere inşa edilmiş binalar mı?
Yaşadığımız tüm bu acı olaylardan çıkarmamız gereken dersler ortak, yapılması ve önem verilmesi gerekenler ise aynı.
Bugün itibariyle sayıları 170’i geçen Mühendislik Fakültelerimiz, bu okullardan mezun olan deneyimli- deneyimsiz yüz binlerce kıymetli mühendislerimiz; geleceğimizi yeniden inşa etmek için kendilerine, mesleklerine gereken önemin verilmesini bekliyor.
Hem de ne için?
Bilgilerimizle, hayat kurtarmak ve felaketlerin önüne geçmek için…
Bilimden şaşmamak, bilimin söylediklerine kulak vermek, matematiği ve mühendisliği hayatlarımıza daha çok dâhil ederek kendimizin, yakınlarımızın, çalışanlarımızın ve devlet olarak yurttaşlarımızın hayatlarını korumak, öncelikli konularımız olmalı.
Yani ülkemizin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sesine ve düşüncesine kulak vermeli:
“Hayatta tek gerçek yol gösterici ilimdir, fendir.”


